hesabın var mı? giriş yap

  • cukunu at isirip koparan bir dayi vardi. canli yayinda bayan spiker baglanmi$ti buna:

    - sonra ben arkami dondum, at birden egilip kapti...
    - neyi kapti?
    - ya $eyi...
    - nerenizi efendim?
    - ...
    - efendim neyi kapti at?
    - gami$i gami$i.. he heheeeee...

  • kanuni, şehzade cihangiri tahtına oturunca hürrem öyle bi sevindi ki, birden çıkarıp telefonu fotoğrafını çekicek sandım.

  • şu sıralar insan hakları, ademi merkeziyetçilik, sosyal belediyecilik, vs. gibi konularla uğraşan; ama sonunda sigortalarının atmasıyla babası mad king gibi çılgına bağlayacak ve westeros'un .mına koyacak olan sürgün prenses. neden? kadının suçu yok, kanında var. babasının dediği gibi, burn them all. saçma geliyor, ama o zamanın şartları bunu gerektiriyordu.

    aha buraya yazdım, 8-9 sene sonra ben demiştim diye bu entry'yi göstereceğim.

  • çocukları tarafından ciddiye alınmayan insan. bilal bile. yazık.

    adam paralıyor kendini, 3 çocuk 4 çocuk diye ama kendi evlatlarının tınladığı yok. bilal'in 2 çocuğu, burak'ın 1, esra'nın 1 çocuğu var. hepsi de en az 10 yıldır evli.

    bence adamın tüm siniri bundan. çocukları lafını dinlese pamuk gibi olacaktı şimdi.

  • az önceki konuşmasının sebebi ve özeti şuydu:

    yaklaşık iki bin kişilik bir grup iki saat boyunca hilafet istiyoruz diye yürüyüş yapmışlar ve kendilerine hiçbir müdahale olmamış. cüneyt özdemir de; "öğretmenler, öğrenciler, madenciler, doktorlar vb. yürüyüş yaptığında değil iki saat, iki dakika bile izin verilmiyor. düşünce özgürlüğü gereği hilafet isteyenlere de saygı duyulabilir. ama hilafetin hiçbir zaman gelmeyeceği bu güzel ülkede, bu davranış demokrasinin ruhuna fatiha okumaktır." dedi.

  • soykirim kavramini o doneme atfetmek tamamen bir kavram karmasasi. bir kere bilimin elinde su an icin boyle bir veri yok. ıkincisi ise neandertaller toplu olarak sistematik bicimde sapiensler tarafindan oldurulmus olsa bile donemin bilissel kosullarinda bu durum soykirim kavramiyla ifade edilemez.

    peki bilimin elinde bu konuda ne var? oncelikle donemin homo turu yayilimina bakalim. afrika'da sapiens, bati avrasya'da neandertal ve dogu avrasya'da denisovanlar yaygin olarak bulunuyor. sibirya'da altay bolgesindeki denisova magarasi hem neandertallerin, hem de denisovanlarin yasam alanlarinin kesistigi bir bolge. bu magarada bulunan bireylerde yapilan genetik calismalar, iki turun ciddi miktarda karistigini gosteriyor. hatta yakin donemde bulunan bir fosil neandertal anne ve denisovan babadan dogma (bkz: neandertal anne ve denisovalı babadan doğan çocuk).

    bu arada afrika'da bulunan sapiens bir noktadan sonra afrika'dan cikip yayilmaya basliyor. cikar cikmaz -muhtemelen bati asya'da- neandertallerle karsilasiyor ve ciftlesiyor. bunu nereden anliyoruz? bugun afrika disinda yasayan herkeste neandertal dna'si bulunuyor. bunu soyledigimizde ilk akla gelen sey "o zaman biz zavalli neandertallere tecavuz ettik". hayir. cunku neandertallerin mitokondri dna'si bir noktadan sonra sapiens'teki mitokondri dna'siyla ayni. yani cok eski neandertallerin mitokondrileri ile daha yakin donemde yasamis olanlarinki farkli. mitokondri dna'si yalnizca anneden gecer. bu da demek oluyor ki sapiens disisiyle, neandertal erkegi de ciftlesti. seksuel dimorfizm nedeniyle sapiens disisinin neandertal erkegine tecavuzu akla yatkin degil.

    su ana kadar bahsettigimiz doneme ait dna analizi yapilmis ornekler bize soyle bir cerceve sunuyor: o doneme ait 3 sapiens genomu var. ust-ıshim, tianyuan ve oase-1. bunlardan ilk ikisi sapiens iken sonuncusu neandertal-sapiens 4-6. kusak torunu. benzer sekilde 6 neandertal genomundan biri denny, yani denisovan-neandertal birinci kusak cocugu. yani elde edilen azicik genomda bile bu kadar karisma bulunduysa demek ki bu arkadaslar karsilastiklari yerde birbirlerini katletmekten ziyade ciftlestiler.

    ha bunlar hic mi birbirini kesmedi? muhtemelen kesti ama bahsedildigi gibi sistematik bicimde, soy kurutmaya yonelik olmadi. o yuzden bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalim.

    (bkz: kutsal bilgi kaynaginin hakkini vermek)

  • ilk kadın futbolcu.

    1800'lü yılların ikinci yarısında londra'da dünyaya gelen nettie honeyball, fifa'ya göre dünyanın ilk kadın futbolcusu. onu, dünyanın ilk kadın futbolcusu olmaya götüren süreçten bahsedelim.

    nettie honeyball, 1894 yılında londra'daki gazetelere bir ilan çıkar. ilanda, ingiltere'de yeni yeni popülerleşen futbol oyununda kadınların da yer alabileceğinden bahseden ve kadınlara hitap eden honeyball, bir futbol kulübü kurmak istediği belirtir. o dönem çok önemli bir iletişim aracı olan gazete aracılığıyla yayılan bu ilan kısa sürede karşılık bulur.

    bir kadın futbol kulübü kurmak için dönemin popüler feminist yazarı lady florence dixie'yi de işin içine almanın çok iyi bir fikir olacağını düşünen honeyball, feminizm görüşünün öncülerinden olan bu kadını ikna etmekte çok zorlanmaz. 'futbol sadece erkek oyunu değildir' diyen nettie honeyball ve lady florence dixie, 1895 yılında british ladies' football club'ı kurarlar. çoğunluğu orta sınıf ailelerin kızlarından oluşan british ladies' football club için hazırlanan formalar, bizzat takımın futbolcu kadınları tarafından dikilir.

    londra'nın kuzeyini temsil eden british ladies' football club, ilk maçını 23 mart 1895'te londra'nın güneyini temsil eden bir futbol takımıyla yapar. yaklaşık 11 bin kişinin izlediği bu önemli maçı honeyball'un ekibi 7-1'lik net bir skorla alır.

    nettie honeyball'un aynı zamanda ilk kaptanı olduğu british ladies' football club'ın futbolcuları, o dönem yaşanan savaşlar nedeniyle ailelerini geçindirebilmek için fabrikalarda çalışmak zorunda kalırlar ve böylelikle takım dağılır. 1895 yılından sonra nettie honeyball'un futbol oynadığına dair herhangi bir kayıt bulunmasa da honeyball'un kadın futbolu konusunda attığı bu cesur adım tarih sayfalarındaki yerini çoktan alır.

  • iki gunde buyukce bir kismi gezilebilen sehir. elbette tarih/arkeoloji meraklisiysaniz bir hafta da yetmeyebilir. yurudugunuz her yerde bir kalintiyla karsilasiyorsunuz. sadece iki gunu olanlar icin birkac tavsiyede bulunayim nacizane.

    gezilecek yerler:

    - akropol: atina'ya gelip de burayi gormeyen yoktur herhalde. sabah erkenden gidilmesi salik verilir. saat 11 civarinda ortalik turist kayniyordu. ciddi ciddi sabah acilis saatinde (8) gidin buraya. hem hava cok isinmadan, hem de cok kalabaliklasmadan iyice gezin. birazcik hakkinda okuyup gidin. parthenon, erektheion gibi farkli yapilarin onemini, hikayesini bilirseniz daha ilginc geliyor. bir bilgi daha... sayet "ancient agora", "roman agora", "hadrianus kütüphanesi", "zeus tapinagi" gibi yerleri de gezmeyi dusunuyorsaniz ozel bir bilet var. sadece akropol icin giris bileti 20 euro iken, bu ozel bilet 30 euro. normalde bu saydigim yerlerin giris ucretleri 6-8 euro her biri icin. dolayisiyla bu ozel bilet baya avantajli. ama sunu da not etmeden gecmeyeyim. mesela roman agoranin ya da zeus tapinaginin cogu disaridan da gorulebiliyor.

    - akropol muzesi: akropol'de gordugunuz pek cok sey replika. orjinallerini gormeniz icin bu muzeye girmeniz gerek. 1-1.5 saat ayirin en azindan derim. bu muzenin ucuncu katinda zamaninda parthenon tapinaginin uzerinde bulunan heykeller ayni sirayla sergileniyor. oldukca guzel. girisi 10 euro.

    - "ancient agora": burasi oldukca buyuk bir yer. gezmek en azindan 1 saat aliyor. icerisinde kilise, tapinak, muze vs ihtiva ediyor. kanaatimce buranin highlight'i da hephaistos tapinagi idi. parthenon'u tasarlayan mimarlardan biri tasarlamis bunu da.

    - "hadrian kutuphanesi": yine buyukce bir cogunlugu disaridan gorulebilen bir yer burasi. ama yakindan gormek ayri guzel.

    - "temple of olympian zeus": burayi gezmek icin 15-30dk arasi yeterli. disaridan gorseniz de olur sanirim.

    - "roman agora": pek bir sey kalmamis bir harebe esasinda. ama bunun icinde osmanli zamanindan kalma bir camii (su an sergiler icin kullaniliyor sanirim); bir de "tower of the winds" bulunuyor. bana baya ilginc geldi bu kule. icerisinde su saati bulunuyor.

    - "tomb of the unknown soldier": parlamentonun hemen onunde bulunuyor. burada ilgi cekici olan nobetcilerin gorev degisim anlari. her saat basinda oluyor. zaten saat baslarina yakin zamanda giderseniz kalabaligi gorursunuz.

    yeme-icme:

    - avli: mukemmel bir yer. diger turist sacmaliklarina benzemiyor. bizim disimizda bir tane yabanci cift vardi ortamda. geri kalan herkes lokaldi. sanki birinin evinin avlusunda raki iciyormusuz gibi hissettirdi. porsiyonlar baya buyuk; siparis verirken arsizlik yapmayin. ciger cok guzeldi bu arada. kizarmis peynir de oyle... tavuk da mukemmeldi... canim cekti yine. yaninda uzo icin mukkak derim. uzo da super ucuzdu bu arada. 20cl uzo sadece 6 euro. siddetle tavsiye edilir.

    - karamanlidika: burasi da oldukca onerilen bir yer. pastirmaci gibi gorunuyor icerisi. menusunde "adana sudjuk" falan var. baya da guzel bu sucuk. bir de kavurmali pastirmali omlet falan yapiyorlar. ayhan sicimoglu da tavsiye etmisti burayi bir programinda. oldukca lezzetliydi. sucuk ve pastirma da alin buradan eve goturmek icin.

    - brettos: olaganustu bir bar. instagram spot denebilir tam. burada uzo icilmeli muhakkak. sanirim 5 cesit uzolari var. yesil renkli olan (3 kere distile edilmis) 47% alkollu olani bir deneyin derim.

    - couleur locale: harika bir rooftop bar. akropol manzarasina bakarak kokteylinizi icin efendim. yalniz biraz erken gidin. aksam cok kalabaliklasiyor.

    - 360: yine akropol manzarali bir rooftop bar. kokteyller oldukca guzel.

    - o thanasis: sanirim atina'nin en meshur kebapcisi. oldukca buyuk bir restaurant. porsiyonlar yine cok buyuk. 9 euro yogurtlu kebap. lezzetli ama turkiye'den gelip de bunu yemenin pek manasi yok.

    - yiasemi: atina ile ilgili rehberlerde oldukca onerilen bir cafe. yoruldugunuzda bir kahve icip, bir turta yemek icin ideal. merdivenlerde oturuyorsunuz. soyle bir yer. ispanakli peynirli pie mukemmeldi.

    - iceroll: tava dondurma denen sey sanirim bu. cok lezzetliydi. yemegin ustune gidip burada bir dondurma yiyin. isteginize gore yapiyorlar dondurmayi.

    - gregory's: cafe zinciri. kahvaltiliklar oldukca lezzetliydi.

    - nancy's sweet home: burasi da turistik bir yer kanimca. porsiyonlar cok buyuk ama son derece lezzetli. profiterole bayildik.

    - crescendo: sayet ilk gun erkenden kalkip akropolu gezdiyseniz; akropol muzesine girmden once bir kahvalti yapilabilir burada. cok ozel birsey beklemeyin. sadece o bolgedeyseniz atistirmak icin guzel.

    - kotili: burasi muhtemelen monastiraki bolgesinde yururken onunden gececeginiz bir restoran. canli muzik falan var direk dikkat cekiyor. sirtaki yapsin diye de bir cocuk bir kiz tutmuslar. adamlarin isi oynamak ya; cok komik. burasi tam bir turist tuzagi. tuzak dediysem kazik falan anlaminda degil. yemekler kalitesiz; masalarin cogu elbette turist. ama biraz eglence isterseniz dusunebilirsiniz. kisi basi minimum 15 euro harcama zorunlulugu var. kesinlikle kalamar almayin. yedigim en kotu kalamardi.

    notlar:
    - sayet ilk gun erken baslarsaniz gezmeye (en gec 9.30da akropolde olursaniz); gezilecek yerlerin buyuk cogunlugunu ilk gun gezebilirsiniz. biz yaptik en azindan. sadece olympian zeus tapinagi ile parlamentoyu ikinci gun gezdik; geri kalan herseyi ilk gun bitirdik.

    - taksi icin beat diye bir uygulama var. onu indirin gitmeden. paypal ile kullanabiliyorsunuz. taksici kazikladi mi, dolastirdi mi, bozuk var mi vs sikintisi yok.

    - bazi kisimlari tehlikeli atinanin (oyle diyorlar en azindan). riske girmeyin taksiyle gidin bilmediginiz yerlere.

  • bu facia erdogan'in sarikamisidir. hava destegi olmadan koca orduyu baska bir ulkede ruslara yem ettin. dus artik bu ulkenin yakasindan be adam!

  • gülşen’i zırt diye alıp hapse attılar. şu programda, aylardır, sevgilisiyle kardeşini öldürdüğünü, cesedini çiçek gibi suladığını anlatan kadın ve mevzubahis sevgili fink fink geziyor. ben artık şaşırmıyorum.