hesabın var mı? giriş yap

  • ancak midesi geniş bir kadının kabullenebileceği bir hareket.

    düşünsenize sizin dokunmaya kıyamadığımız adamın çatır çatır yüzüne oturmuşlar, zaten bir kere yapan adam bunu sürekli yaptırır kim bilir kaç kişi oturdu sizin haberiniz yok.

    arkanızdan elalem konuşacak “bununkine mahallede oturmayan kalmadı ruhu duymuyor” düşünmesi bile insanı çileden çıkarıyor.

    hiç oturulmamış namuslu erkeklerin düğünde alnına kırmızı bandana bağlanması önerisi gerçekten hayata geçmeli artık.
    örnek erkek

  • dün 6 yaşındaki oğlumla okulundan bahsediyorduk. bu sene sınıfındaki arkadaşlarından biri okulda her gün ağlıyormuş.
    "neden ağlıyor peki?" diye sorduğumda çok ilginç bir yanıt verdi.

    "anne krizine giriyor"

    çocuk gözüyle ayrılık kaygısını çok iyi şekilde tanımladı. çünkü anneden ayrılamayan çocuk annesiyle ortak yaşamsal alandan çıkmakta zorlanan, ona duygusal olarak bağımlı olan çocuktur. ve tüm bağımlılar gibi, bağımlı olduğu nesneden ayrı kalmak onu krize sokar, yoksunluk krizi.

    insan yavrusu doğduğunda çok ama çok çaresizdir. yenidoğan, bir yere koyduğunuzda dönemez bile, yüzüne örtü gelse eliyle çekip açamaz. insan yavrusunun yürümesi bir yılı bulur, özbakım becerilerini kazanması çok daha uzun sürer. bu nedenle doğumunda gerçekten annesine bağımlıdır. bebek büyüdükçe motor ve mental yetileri artar. bu da anneden ayrılmaya yönelik hamlelere neden olur. parkta siz otururken kaydıraktan kayması gibi. ama gözü sizdedir, uzaklaşsa da tam bağımsız değildir.

    ikinci ayrılma hamlesi ise ergenlikte yaşanır. artık erişkin olmanın sınırında duran çocuk aileden duygusal olarak ayrışmak zorundadır. ebeveynleri o güne kadar temel bakım ve sevgi kaynağı olduğu için bu ayrışma çocuğu çok zorlar. öyle ki sizi şiddetle itmesi gerekir bazen. ergenlik çatışması işte buradan doğar.

    ideal süreç böyle olsa da bazen ebeveynler, kendi içsel süreçleri nedeniyle çocukların ayrışmasına izin vermezler.

    meselâ kaygılı anneler. çocuk parkta oynarken, düşersin der. okuldan geç kalsa kaçırdılar mı diye endişe eder. ona göre insanlara çok güvenmemek gerekir. bunlar çocuğun zihnindeki dünyanın karanlık bir tasvire bürünmesine neden olur. çocuk güvenilir nesne olan anneye yapışır. dışarıdan bakınca ayrılamayan taraf çocukmuş gibi gözükse de temel neden annedir.

    sık rastladığım bir diğer neden narsisist ebeveyn. çocuğu kendi uzantısı olarak gördüğü için ayrı bir birey olmasına izin vermek ondan alacağı doyumu azaltır. çocuk hem onun istediği gibi olmalı hem de onun yörüngesinden çıkmamalıdır. bu sayede çocuğun edimleri üzerinden bilinçdışı bir tatmin sağlar. bunun iyi bir örneğini black swan'da görebilirsiniz.
    (bkz: #21593644)

    her ailenin bir anlatısı vardır. kendi gerçekliği. bu her zaman gerçeğin kendisi ile örtüşmeyen bir anlatıdır. çocuk ne zaman kendi ailesinin anlatısını olduğu gibi kabul etmeyi bırakır, o zaman ayrışmış olur ve ancak o zaman kendi hikayesini yazmaya başlar. bunu yapamayan kişiler ise ailelerinin gerçekliğinin oluşturduğu yapının bir tuğlası, bir kirişi olarak hayatını sürdürür, kendilerine ait ruhsal bir çatıları olmadan yaşar giderler.

  • hollandalı taraftarlara bak amk gözlerinin içi bile gülüyor. dert tasa yok, esrar serbest, tribünde bira serbest, özgürlük var, siyasal islam yok ve milli takımları rakiplerini eziyor.

    bizim ise, dert tasa var. bira 15 birim para, özgürlük yok, eğlence yok, fahrettin altun var, siyasal islam var, insanlarımız mutsuz ve yetmezmiş gibi milli takımımız eziliyor.

  • muhtemelen üniversite çağında birinin önermesi.

    ben de o yaşlarda "son zamanlarda kafka çok popüler" diyordum, bundan 10-15 sene önce filan.

  • gazetenin rü$tü ile ilgili bir sorusuna ''rü$tü eve i$ getirmeyi sevmez'' $eklinde cevaplami$ti. salonda penaltı mı atıyor rü$tü'ye anlamadım ki.

  • aylardır kendisine hakkını veren bir entry girmek istediğim ama bir türlü düzgün olarak toparlayamadığım için girmeye cesaret edemediğim şahıs. kendisi anlatmakla bitmeyecek bir kişiliktir. metallica'ya geldiğinde cliff burton gibi dev bir ismin yerini aldığı için yıllarca ezilmiş, cliff burton öldüğünde küçük bebe olan, kendisi gruba girdikten sonra doğmuş kişiler için bile newkid diye anılmıştır. ben kendisi gruba girdiği sırada bebe olan kişiler sınıfında olduğum için metallica'yı jason'la bildim, jason'la tanıdım. bugün hala metal müzik dinliyorsam bunda en büyük etkisi olan şeylerden biri jason'lı metallica'dır. daha doğru düzgün müzikten anlamadığım dönemlerde etrafımda bir sürü insan cliff şöyle iyi basçıydı, böyle iyi basçıydı derken, internet henüz piyasaya pek yayılmamıştı, şimdiki gibi cliff'li videoları netten bir tıkla indirmek mümkün olmuyordu, ben anca gidip akmar'dan cunning stunts, live shit bulup jason'ın performansıyla gaza geldim, o performansa hayran oldum saygı duydum.

    kendisinin cliff'le karşılaştırılması her zaman bir haksızlıktı, ki kendisi bile çoğu zaman cliff'in en büyük hayranlarından biri olduğunu belirterek onunla yarışma derdinde olmadığını söyleyip durdu. cliff'le karşılaştıralacağına onun kendi özelliklerine bakacak olursak metallica'da bulunduğu sürece grubun sahne performansına inanılmaz katkıda bulundu. her ne kadar brutal vokalleri cunning stunts dışındaki official release'lerde genelde söğüşlenmiş olsa da gerek cunning stunts'ta gerekse jason dönemine ait bilimum bootleg'de yaptığı back vokallerle bir çok şarkıya yeni bir kimlik kazandırdığını görmek mümkün. bugün metallica konserlerinde creeping death çalarken insanlar hala die motherfucker die diye bağırıp bir eksiklik hissediyorlarsa o eksiklik jason'ın eksikliği işte.

    kendisi grupta sahnedeki en enerjik isimdi. grup elemanları yaşlandıklarını hissedip headbang yapmaya vazgeçtikten yıllar sonra bile grupta headbang yapan oradan oraya koşturan %100 performansından vazgeçmeyen eleman oydu.

    kendisini ancak 1999 istanbul konserine canlı izleyebildim ve karşımda duran mavi gözlerinden ateş çıkan heykel gibi asaletli gülümseyen adam imajını unutmam mümkün değil. koskoca stadyum konserinde seyirciyle bu kadar iyi iletişim kurabilmesini ancak takdir etmek gerekir.

    sonunda kendisini o kadar soğuttular ki gruptan ayrıldı gitti. geriye kalan metallica'nın konserlerinde die'lar arasında bir boşluk...

    edit: olmadı yine hakkını veremedim ama bir daha ki sefere....