geceye bir şiir bırak
-
ben
kadınlar sevmeyi bilmezler
dedi bana o kadın.
sen sevmeyi biliyorsun
fakat kadınlar sadece
sülük gibi yapışmayı bilirler
bundan eminim çünkü
ben de bir kadınım.
hahaha, diye güldüm.
o yüzden canını sıkma, dedi
susan ile ayrıldın diye
çünkü bulacaktır yapışacak
başka birini.
biraz daha yürüdük
sonra hoşçakal dedik
keyfim kaçmıştı
tuvalete girdim ve
güzelce sıçtım
şöyle düşündüm bu sırada:
yani hâlâ hayattayım
ve istediğimde atabiliyorum
bedenimden atıkları.
ve şiirleri.
ve tüm bunlar olup biterken
üstesinden gelebiliyorum
ihanetin
yalnızlığın
şeytan tırnağının
alkışın
ve iktisat küpürlerindeki
ekonomi raporlarının
bunu düşünerek
doğruldum
kıçımı sildim
sifonu çektim
sonra dedim ki:
kesinlikle öyle!
ben sevmeyi biliyorum.
eşofmanımı giydim ve
diğer odaya yürüdüm.
(bkz: charles bukowski)
(bkz: me) -
bir narı parçalayıp da her tanesine
bir nar olduğunu anlatmak da neyin nesi
ya da gittiğiniz her denizden aldığınız
bir bardak su,
deniz olduğunu bilir mi tek başına?
…
ne çok kuşun ahını aldım bay antuan
ne çok kedinin duasını
…
konuşan herkese baktık uzun uzun
ve anlayamadık hayatı
(bkz: selahattin yolgiden) -
ergeç bitecek bu hasret,
kalıcı bahar için sabret,
zaman mazlumun kılıcıdır,
elbet kavuşacağız, the end. -
-
delikanlım!
iyi bak yıldızlara,
onları belki bir daha göremezsin.
belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..
delikanlım!
senin kafanın içi
yıldızlı karanlıklar
kadar
güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
yıldızlar ve senin kafan
kâinatın en mükemmel şeyidir.
delikanlım!
sen ki, ya bir köşe başında
kan sızarak kaşından
gebereceksin,
ya da bir darağacında can vereceksin.
iyi bak yıldızlara
onları göremezsin belki bir daha… -
ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum.
orhan veli -
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telaş telaş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa eylülse ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni.
(bkz: attila ilhan) -
hâlihazırda bir değil bin kere bırakılmış olsa da, an geliyor insan yine ayrı şiiri bir kez daha bırakmadan edemiyor. sadece şarkılar mı döngüleriyle anları kuşatır sanırsın.
"ne içindeyim zamanın
ne de büsbütün dışında;
yekpare, geniş bir anın
parçalanmaz akışında.
bir garip rüya rengiyle
uyuşmuş gibi her şekil,
rüzgarda uçan tüy bile
benim kadar hafif değil.
başım sükûtu öğüten
uçsuz bucaksız değirmen;
içim muradına ermiş
abasız, postsuz bir derviş.
kökü bende bir sarmaşık
olmuş dünya sezmekteyim;
mavi, masmavi bir ışık
ortasında yüzmekteyim."
-ne içindeyim zamanın, ahmet hamdi tanpınar- -
kalp bu ey ruh.... sineme aşk tan eyledi..
ten ve aşk sarmaş ve dolaş, ebedi sevgili,
kadim aşık sazina vurdu da vurdu ey tengri,
sinem de yar sinem dedi,
bu can da bir sinem doğdu,
eyy yar.....! bu başka bir şeye benzer mi?
askin adını sineme verdi.
aşık ...kan sence sinemsiz yaşar mı? -
karanlık, gözlerimin hasret dışında yurttaşı olmayan şehrine indiğinde
gece sen diye soyunur kırmızı bir elbise içinde
yüzünün resmini çivilediğim gönül evinde
şaraplar döker dudakların ruhumu ateşe verdiğin yerinden
alevlere konuk teninin, göğü yırtıp boşluğunda uyuttuğu geceler
aşkın dudaklarından sen şarkısı işittim yeniden, yeniden
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap