• 44 sayfalık kitap. bitiremiyorum. tekrar ediyorum 44 sayfa.

    olur da biterse editlerim. jack london bu defa güldürmedi.

    edit: bitti. sonu bir tık daha güzeldi. genel olarak beğenmedim.
  • bir jack london kitabı. ilk 10-15 sayfada neler döndüğünü anlamadım. sonradan akıcı olmaya başladı ama kitap zaten 40 sayfacık bir şey.
  • jack london'ın bir öykü ne kadar karışık yazılabilir adlı çalışması. ilk 10 sayfa zaten beynim bu kitabı niye okuyorsun diye feryat etti. sonraki sayfalarda olay biraz hızlanıyor ve en son zengin kalkışı biçiminde bitiyor. genel anlamda güzel bir öykü. boş zamanlarımızda okumak için kenara ayıracağınız bir kitap, kitap okumaya ayırdığımız zamanlar için değil.
  • jack london kitaplarındaki karlı ve soğuk havaları seviyorum. her kitabında aynı mevsim ve benzer tipteki karakterler betimliyor. bu özelliği hoşuma gidiyor fakat bu kitabından bir anlam çıkaramadım. birbirinden farklı iki konu var. keşke baştaki konu üzerinden devam edilseydi. birden düz giderken u dönüşü yapıp tam tersi istikamette gitti jack london bu kitabında.
  • sanırım bir ben bayıldım bu kitaba. gerçi zaten karlı kışlı kuzeyde geçen hikayeleri çok severim. 56 sayfalık kısacık bir kitap sadece ilk 10 sayfası gerçekten karışık kim kimdir bir türlü anlayamadım. 1-2 saatlik boş vaktinizde okuyabilirsiniz.
  • bugün başlayacağım kitap biter zaten muhtemelen bugün içinde gincellerim.
  • jack london’dan çok güzel bir öykü. ben iş bankası baskısı levent cinemre çevirisini okudum. bir solukta okunabilecek bir öykü ve sizi içine çekiyor. açıkçası keşke jack london reis bundan bir roman yazsaymış çok dedim içimden. naass’ın intikamı için dünyayı tanırken yaşadıklarını okumayı isterdim.
  • yaklaşık 50 dakikada okuyarak az önce bitirdiğim kitap. giriş biraz daha anlaşılır olsa harika. başlangıçta kişileri oturtmakta zorluk çektim. sonrasında pek de alakası yok zaten.
  • jack london'ın "adalet duygunuzun güçlü olduğunu düşünüyorsanız bir de bunu deneyin" şeklinde tanımlanabilecek türden bir öyküsüdür.

    --- spoiler ---

    birbirine düşman kabilelerden genç bir adam (naass) ve kız (unga), birbirlerine aşık olur ve düşmanlıklarını bitirip evlenirler. mutlu mesut geçinip giderlerken, kasabaya baskın yapan bir denizci, unga'yı gözüne kestirir ve bir yolunu bulup (biraz da güç kullanıp) kaçırır.

    bizim naass biricik karısını bulmak için yemin eder ve yıllarca gitmediği ülke, girmediği liman kalmayıncaya kadar arar ve nihayet bulur ancak unga, naass'ı tanımaz. aradan çok zaman geçmiştir, naass yaşlanmış, unga ise naass'a olan aşkını unutmuş ve denizciye aşık olmuş, onu kocası bilmiştir.

    naass, unga'yı geri almak için denizci ile bir iş yapmak ister ve ona bir teklif götürür. denizci, naass'ın teklifini kabul eder ve plan yapmaya başlarlar. tabi ki naass'ın gizli planı denizciyi yok edip unga'yı almaktır.

    naass, denizci ve unga yola koyulurlar. naass yaptığı planı işletmeye başlar ve denizciye tuzak kurar. uzun ve çetrefilli yolculukların bulunduğu bu işte denizcinin aç kalıp güçten düşmesini sağlar ve ölümüne sebep olur. sonunda fırsatı bulan naass, unga'sına kendini takdim eder, "benim naass" der. unga anımsamaya başlar ancak o anda ona karşı bir şey hissetmez, nitekim yerde yatan denizciye sarılmış onun için ağlamaktadır.

    unga, naass'a bu yaptığı şey için kızar ve eline geçirdiği bıçakla iki kez bıçaklar. naass ne yapacağını bilemez ve yaralı bir halde, unga'yla dönmeyi umduğu kasabasına tek başına döner. başına gelenleri iki arkadaşına anlatır. iki arkadaştan birisi olay üzerine hüküm vermeye kalkarken diğeri onu şu sözlerle susturur;

    "aklımızın alamadığı şeyler vardır. adalet duygumuzu aşan şeyler. bu işin doğrusunu yanlışını biz söyleyemeyiz, bizim yargımız burada işlemez."

    --- spoiler ---
  • keyifli bir kitap. sanki kitabı okumadım adeta izledim. çok kısa ama akılda kalıcı yoğunlukta bir içeriğe sahip. jack london ile de tanışmama vesile olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap