• bir irlanda masal gibisi, masalı az yosunu çok. yeşil ve maviden ibaret bir film denemesi. başrolde kolin ferılın 2 kaşına saçları eşlik ediyor. baş aktris viktorias secret defilesinden tam orta yerinde kaçırılıp irlanda sularına atılmış ismini sölemesi çok zor bir güzel. bundan kelli sudan çıkar çıkmaz aklına ilk gelenlerden biri iç çamaşırı oluyor.
  • laneti olan bir mitolojik karakter.

    bir çeşit nefes alamama hastalığı.

    tıbbi tanımını şöyle yapıyorlar: alveolar ventilasyondaki azalma solunum merkezinin yetersizliği sonucu gelişebileceği gibi solunum yolu obstrüksüyonu sonucu da gelişebilir. solunum merkezi ile ilgili nedenler (prematürite, intrauterin hipoksi, intrakraniyal hemoraji, ilaç alımı, intrakraniyal enfeksiyonlar, intrakraniyal kitle ve intrakraniyal basınç artışı) solunum merkezini baskılayarak alveolar hipoventilasyon ve bunun sonucu siyanoza neden olabilirler. doğuşdan solunum merkezinin gelişiminin yeterli olmaması da siyanoza neden olur, buna konjenital santral hipoventilasyon sendromu veya [b]ondine’nin laneti[/b] denir. tedavisi genel olup nutrisyonel bakım, ventilatör desteği, serebral hipoksiyi, asidozu ve iskemiyi önlemedir. son yıllarda iki yaşından sonra frenik sinir pili uygulamaları yapılmaktadır. siyanoza neden olabilecek solunum yolu ile ilgili problemler konjenital ve akkiz olabilir. akkiz problemler intrinsik veya ekstrinsik nedenli olabilir.

    (http://216.239.59.104/…omu&hl=tr&ct=clnk&cd=3&gl=tr)

    pek açıklayıcı olmadı... başka yoldan deneyelim. aslında olayın tanımı beynine bir kez hava değmeye görsün adlı yapıtta mevcut. kişi uyuduğu zaman nefes alamıyor. beyindeki solunum merkezine bir haller olmuşsa cereyan ediyor hadise... biraz da kitaptan alıntı yapalım:

    "ondine'nin laneti, alt beyin sapında, medullada meydana gelen bir felcin sonucunda ortaya çıkar. soluk alma merkezi burada yer alır. bildiğiniz gibi biz ya bilinçli olarak soluk alırız ya da bilinçsiz olarak, soluk almayı düşünmeden. eğer beynimizde solumayı denetleyen merkezimiz arızalanmışsa, otomatik olarak soluk alamayız: her nefes alışımızı düşünerek yapmak zorunda kalırız. solumayı düşünmediğimizde solunumumuz durur. bu kadar basit"

    "ondine kimdi? queeen street'teki nörolog muydu?"

    " hayır. ondine, tanrıları kızdıran, eski yunan mitolojisindeki bir periydi, zeus tarafından her soluk alışını düşünerek yapma cezasına çarptırılmıştı. bir daha hiç uyuyamayacaktı, çünkü uyku onun için ölüm demekti. esaslı lanet değil mi?"
  • neil jordan tarzına uzak kimseler için tatminkar bir film olmayabilir ondine; ama yönetmenin işlerini takip edenler için keyifli bir deneyim sunuyor. adeta bir kent masalı gibi akıp giden mona lisa, kırmızı başlıklı kızın modern irlanda uyarlaması gibi duran the company of wolves ve en iyi vampir yapımlarından biri olan interview with the vampire hep aynı ismin eserleridir oysa. bu filmi de söz konusu bağlamda değerlendirdiğinizde yadırgayamıyorsunuz. neil jordan böyle bir yönetmen işte. sizi gerçeklikten mümkün olduğunca koparmamaya özen göstererek bir masalın içine çekmeyi çok iyi başarıyor.

    gerçeklik ve masal alemi. birbirine zıt gibi duran bu iki olgu, jordan'ın potasında öyle bir eriyor ki, ne tarafa eğilim göstereceğinize bir türlü karar veremiyorsunuz. çünkü: iki taraf da sert ve keskin, iki taraf da baskın... ondine bu gözle seyredilmeli kanımca. işte o zaman keyif alabilirsiniz belki. gerçeklikten uzaklaşmadan; ama masal aleminden de kopmadan. "çok zor" diye telaşlanmayın, jordan size elinden geldiğince yardımcı oluyor zaten.
  • dandik türkçe ismi ilahların aşkı olması sebebiyle az seyredilmiş, dikkat çekmemiş film.
    böyle k-pax gibi uzaylı değil mi, peri mi yok canım insandır hikayesi.
  • çok sevimli bir aşkı anlatan filmdir. ben çok beğendim. hatta ne zamandır böyle güzel bir aşk filmi izlememiştim.

    spoiler

    modern bir masaldır bu ve bir balıkçının hikâyesidir. mutsuz bir evlilik ve içine düştüğü alkol bataklığından yeni kurtulmuş genç balıkçının ağlarına bir gün bir kadın takılır. bu gizemli kadın sırrını içinde taşır taşımasına ama masallarla içli dışlı olan balıkçının hasta küçük kızı için manzara bambaşkadır. küçük hasta kıza göre denizden gelen kadın büyülü birtakım güçlere sahiptir ve esasen kürkünü yitirmiş bir fok balığıdır. sahip olduğu güçler ile insanların dileklerini yerine getirebilirler ama yeryüzünde kalıcı olarak bulunamazlar. küçük kızın uydurduğu bütün hikâyeler hiç beklenmedik biçimde teker teker gerçeğe dönüşür. bütün bunlar genç balıkçı ve gizemli kadının arasında imkânsız ama bir o kadar da romantik bir aşkı doğurur. insanoğlu hayatını bir masala çevirmek konusunda çok ısrarcıdır her nedense... belki de gerçekler kabul edilemeyecek kadar zordur... böyle olmasını isteriz, masal olsa daha kolaydır her şey, ya da böylesi işimize gelir... belki de masaldır kim bilir? (m.nedim hazar)

    spoiler

    ayrıca, filmin adı türkçeye ilahların aşkı olarak çevrilmiş ki inanılır gibi değil. daha filmin konusuna, ruhuna uygun bir isim bulunamazmıydı diye düşünüyor insan.
  • jules verne romanlarıyla büyüyen şu bünyeye çok iyi gelen bir filmdir. masal ile başlar, gerçek ile biter. ayrıca irlanda kıyılarının muhteşem manzaraları da filmin yanında bedava. filmin sonunda akla gelen soru da tabi ki şudur:

    (bkz: balıkçı mı olsak acaba)
  • 2009 irlanda amerika ortak yapımı bir sinema filmi. başrollerinde colin farrell, tony curran ve alicja bachleda oynuyor. imdb de 7.0/10 almış.

    imdb: http://www.imdb.com/title/tt1235796/
    trailer: http://www.youtube.com/watch?v=cn7aqe8sqva
    afiş: http://www.movieposterdb.com/poster/d20bee70
  • ondine bir masal, gerçekten,
    ondine bir rüya uyanmaktan korkutan,
    ondine bir hayat yeniden başlayan,
    ondine bir merhem bütün yaraları saran,
    ondine bir dönüş, vazgeçiş, bir yok oluş,
    ondine bir darbe umuda vurulmuş,
    ondine bir kadın denizden gelen, ölmeden dirilen,
    ondine bir aşk yüzleri gülümseten,
    ondine bir film denizde başlayıp denizde biten.
  • reddedilişlerimin mütemmim cüzü olmuştur. su perisi olmasam da, gözlerimden süzülen damlalar karışmaktadır sanki su damlalarına.
    (bkz: sunt lacrimae rerum)
  • filmin oldukça geçlerine değin izleyiciyi masaldan koparmayan, hatta bittikten sonra bile aslında masal mı değil mi karar veremediğiniz iki yüzlü bir senaryosu vardır, şekildir.
hesabın var mı? giriş yap